Duyguları yaşamak yada kölesi olmak?
Bizi insan yapan, peşinden koştuğumuz, hayatımızı anlamlı kılan ve bizi biz yapan duygularımız...
Hükmedilmesi kesinlikle imkansız. Varlığının kaynağı belirsiz. Bedeni ele geçiren, aklımızı alıp götüren duygularımız. Bazen acı veren, bazen hüzünlendiren, bazen ayaklarımızı yerden kesecek kadar mutlu eden.
Sağlıklı bir düşünce yapısında her insan kendisini mutlu edecek duyguları ister. Bu duyguyu hissettirecek bir hayatı kurgulamaya ve yaşamaya çalışır. Evet, hayatımızı şekillendiren yaşamak istediğimiz bizi mutlu edecek duygularımızın ihtiyaçlarıdır.
Mutluluk kelime anlamı herkes için aynı olsa da hissediliş şekli ve neyin mutluluk verici olduğu kişiye özgüdür. Yani birimiz için çok güçlü duyguları varken bizimi için olmayabilir, birimiz için mutluluğun tanımıyken birimiz için olmayabilir hatta üzüntünün tanımı olabilir.
Ayrıca mutluluk tanımı zaman içinde değişkendir. Yani bizi mutlu ettiğini düşündüğümüz şeyler zaman içinde aynı duyguyu vermeyebilir hatta bizi mutsuz dahi edebilir. Yani tek bir tanımı ve sebebi yoktur mutluluğun. Ama sonuçta tüm varlığımızla kendimizi mutlu etmeye adarız ömrümüzü. Mutluluğu aramakla ve ona hizmet etmekle geçer ömrümüz.
Bir ömür adadığımız mutluluğun peşinde koşarken hüznü de yaşarız. Çünkü hayatın dengesi budur. Var - Yok, İyi - Kötü, Güzel - Çirkin, Acı - Tatlı gibi daha nicesini sayabileceğimiz zıtlıklar üzerine kurulmuştur hayat. Dolayısıyla bizi mutlu eden duyguyu ararken onun zıtlıklarınıda tanır ve tadarız. Böylelikle bizi mutlu edenin değerini biliriz.
Bir ömrü peşinde koşarak harcağımız bu duygunun kölesi mi olmalıyız yoksa onu sadece yaşamalı ve hissettirdiklerinin tadını mı çıkarmalıyız. Burada bir tezatlık olduğunun farkındayım. Yani ömrümüz mutluluğu aramak üzereyse ve onu bulmuşsak kölesi olmak ne demek?
Hayat çok geniş ve bir sürü kapılara sahip. Biz ise seçimlerimizin sonucuyuz. Yani bir kapıdan geçtiğinizde geri dönüşü yok. Hayatın akışı tek yön üzerine kurulu. Eğer bir yolu seçer ve sadece bu yol üzerinde kalırsak neleri terk ettiğimizi asla bilemeyiz. Elbette kaçırdıklarımızın içinde hüzün ve göz yaşı olma ihtimali var ama daha büyük mutlulukları yaşamakta mümkün.
Konfor alanlarımızı terk etmemek adına bazen sahip olduklarımızın kölesi oluyoruz. Yani güvende olma duygusu, yada kırılmaktan korkma, küçük düşme korkusu, acı çekme duygusu gibi bizi farklılaşmaktan ve mutluluk yolunda önümüze çıkanları görmezden gelmeye zorlayan tutsaklıklarımız var.
Hayat seçtiklerimizin ve seçmediklerimizin bir sonucudur.
Bu nedenle acıyı, hüznü, sevinci, AŞK'ı yaşayın. Hem de sonuna kadar yaşayın. Ama asla sizi ele geçirmelerine izin vermeyin.
Duygularınızı yaşayın ama onların yaşamlarınızı ele geçirmesine izin vermeyin.
Hayat bir çok seçeneği içinde barındırmaktadır. Ancak onları bulmak ve yaşamak ancak #cesur olmakla ilgilidir. Sebeplerimizi tekrar gözden geçirmeli ve bahanelerimizin ne kadar geçerli olduklarına bakmalıyız. Orada bir yerlerde daha mutlu olmanın yolu var. Evet kolay olmayacaktır ama zaten onu değerli kılan hangi yolları aşarak geldiğimiz değil midir?
Duygularınızı yönetemezsiniz ama yolunuzu seçebilirsiniz.
Size saf mutluluk dilemiyorum çünkü bu onu değersizleştirir. Size gerçek mutluluğunuzu bulmanızı sağlayacak cesareti diliyorum...
Sevgiyle,
edizzzz
Comments