top of page
Yazarın fotoğrafıedizzzz

Grileri yönetmek!



Hayat, siyah ve beyazlardan ibaret değildir!

Hep duymuş yada söylemişizdir yaşamın bir yerlerinde bunu. Grilerde var hayatta. Bazen bana bir kaçış cümlesi gibi gelmiştir. Hani olmasını istediğiniz şey olmayınca veya siz yeterince emek göstermeyince söylenen bir kaçamak söz, bahane gibi gelmiştir bana. Ta ki bana hayatta "grileri yönetmekte var" dediği o ana kadar! Hiç böyle düşünmemiştim o ana kadar. Evet asıl olması gereken işler yolunda gitmediğinde düştüğümüz gri alanları yönetebilmek. Zira Beyaz'a yolculuk yaparken zaten bir planımız var ve çabamız o yol içinde kalabilmek. Siyah'a düştüğümüzde ise yapılacak olan, eğer vazgeçmediysek yeni bir plan yapmak ve yeniden denemek, değil ise vazgeçmek ve rafa kaldırmak. Ama gri öyle bir şey değil. Devam ile vazgeçmek arasında bir yer. Neyin uğrunda savaştığımızı, uğrunda savaştığımız şeyin gerçekten arzu ettiğimiz şey olup olmadığını, bu savaşın buna değip değmeyeceğiniz sorguladığımız ve yolun ortasında öylece durduğumuz yer. Ve yaşamımızın büyük bir kısmı bu grilerle dolu. Öyle çokta azımsanacak, bir şey olmayınca "hayatta grilerde var canım" deyip geçiştirilebilecek kadar az sayıda değiller.


 
İnsan aklını, ruhunu, bedenini en çok yoran durum BELİRSİZLİK. Gri dediğimiz şey aslında içine düştüğümüz belirsizlik hali. Hiç hesapta olmayan sorular sorma ve onların cevaplarını bulma ve yüzleşme hali.
 

Madem bu bir durum, madem bununla sıklıkla karşılaşıyoruz, o zaman Grinin de bir renk olduğunu kabul ederek başlamalıyız. Yani bunu bir arada kalmışlık değil de, bir renkten diğerine geçerken geçilen ara bir renk olarak kabullenmeli. Tıpkı yolumuza çıkan bir tünel gibi. Bir tünele girdiğimizde eninde sonunda çıkacağımızı biliriz. Ve bizi yanıltmayan beyaz ışık görünür tünelin sonunda ve sonrası Beyaz! Akışta kalmak, etrafımızdaki uyarı levhalarını iyi okumak, hızımızı ayarlamak ve dengeli bir şekilde şeridimizde kalmaya gayret ederek yolumuza ilerlemeliyiz.


Ya bazen yolumuzu kaybedersek?


Bunun tek bir cevabı yok sanırım ama benim kendimce bir cevabım var. Bir el tutun! Hayat öyle her şeyiyle tek başınıza omuzlarınıza alabileceğiniz bir çaba değil (Yük ifadesini kullanmadım çünkü hayatı bir yük olarak görmüyorum. Sizde görmeyin lütfen).


Peki hangi el? Kimin eli, o nerede, onun doğru kişi olduğunu nereden bileceğim ve benzer bir sürü Gri soru :). Hayatım için geriye doğru dönüp baktığımda, yolumu kaybettirecek kadar sert griler içerisine girdiğim zamanlarda, o doğru elin kendiliğinden geldiğini görüyorum. Yani o belirsizlik kendi içinde sizi doğru ele götürüyor. Elbette bunu görebilecek zihin açıklığında olmalısınız. Bu öyle her zaman ben geldim, senin için buradayım diye olmuyor. Sizin de o ihtiyaç duyduğunuz eli arıyor, etrafınıza o gözle bakıyor olmanız gerekiyor. Her ne kadar bir gri içinden geçiyor olsanız da, zihniniz, kalbiniz hep berrak olmalı.


 
Unutmayın, grileşen yolunuz değil, kalbiniz ve aklınız ise o zaman bu içinden çıkamayacağınız bir belirsizlik haline döner.
 

Bazen sadece bu yolun bir yoldaşıdır bu el, bazen de ömrünüzün. O eli tek başına bir çıkış yolu olarak görmeyin. Böyle yaparak ona taşıyamayacağı çabalar yükler, hatta bu sefer siz onun grileri olabilirsiniz. Unutmayın bu el size sadece yolda kalmanız için uzanıyor. O yolu kat edecek olan yine sizsiniz. Eller sizi bir yerden bir yere götürmez, sadece size dengede ve yolda kalabilmeniz ve beyaza veya siyaha ulaşana kadar rehberlik eder. Ve evet, ellerin sizi götürdüğü yer her zaman beyaz olmayabilir. Yolun sonu siyahta olabilir! Yolun sonu sizinle ilgili, eller ile değil. Hangi eli hayatınıza aldığınızdan ve onu ne kadar sıkı tuttuğunuz sizin kararınızdır. Bu nedenle grilerin içinde zihninizin, kalbinizin hâlâ berrak kalması gerekiyor.


Özetle, hayat rengarenk ve hangi rengin içinden geçiyor olursanız olun, bunun hayatınızda yaşanması gereken bir renk olduğunu kabul etmelisiniz. Renkleri değiştirmek için bazen başka renklerin içinden geçen elleri bulmak ve o eli tutmak gerekiyor. O eli ne kadar tutacağınız ve nerede bırakacağınız ise sizin kararınız. Doğru yerde ve zamanda bıraktığınızda, yani renkleriniz doğru karışımdayken olursa, bambaşka bir renk olarak yola devam edersiniz.


Hayatınız rengarenk olsun. Tutacağınız elleriniz hiç eksik olmasın!


 
Bu arada doğru eli bulma konusunda küçük bir tüyo vereyim sizlere. Unutmayın doğru el diye bir şey yoktur, doğru tutulan el vardır! :)
 

Size doğru el ile griden nasıl geçildiğine dair aşağıda Rodrigo'nun Gitar Konçertosunu bırakıyorum. Bilenler için Joaquin Rodrigo Vidre'nin hayatındaki griyi aşarken tuttuğu elin hikayesi çok özeldir. Bilmeyenler için ise bu hikayeye bir göz atmalarını tavsiye ederim. :)


Hadi dinleyelim o zaman...



Sevgiyle,

edizzzz






27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Ruh Eşim

Unutamamak!

Comments


bottom of page