Hiç mi iyi bir şey yapmadık?
- edizzzz
- 7 Ağu 2023
- 4 dakikada okunur

Merhaba, günaydın, iyi günler, iyi akşamlar...
Bu şekilde başlayan kaç e-posta yada Whatsapp mesajı alıyor veya bu ifadelerle başlayan sohbetlere maruz kalıyorsunuz? Eminim bir çoğunuz her gün bunu yaşıyorsunuz. Peki, bu ifadelerle başlayan sohbetlerin kaçı, yapamadığınız, geç kaldığınız, unuttuğunuz, başaramadığınız bir konuda size bunları söylemek ve hesap sormak ve de ne yapmanız gerektiğini anlatan bir duruma dönüşüyor? Hiç fark ettiniz mi, gün içerisinde ne kadar çok başarısız veya eksik olduğumuza dair geri bildirimlere maruz kalıyoruz? İşte, evde, okulda...
Ben bu durumu ilk olarak iş hayatımın içinde gözlemledim ve farkına vardım. Sonra daha dikkatlice baktığımda evde de bu durumun devam ettiğini gördüm. Daha geniş baktığımda okullarda ve en sonunda kendi geçmişime şöyle dönüp baktığımda çocukluğumda!
İş hayatı sürekli olarak neyi yapamadığınız üzerine bir ilişki modeli geliştirmiş. İş arkadaşlarınız, yöneticiniz ile kurduğunuz bir kaç kahve sohbetinin dışında tüm sohbetinizin tamamı neyi yapamadığınız ve aslına ne yapmanız gerektiği üzerine. Yaptıklarınız ve başarabildikleriniz üzerine aldığınız bir geri bildirim neredeyse yok! Hatta şöyle bir geriye doğru baktığımda, tüm iş hayatım boyunca başarılarım üzerine duyduğum geri bildirimlerin toplamı, bir günde aldığım, neleri eksik yaptığım geri bildirimi toplamına eşit! Evet, şaka yapmıyorum. Tam bir rakam olmasa dahi, sonuç buna yakındır. Sizde bir düşünün isterseniz.
Peki evde? Çocuklarımıza yatağını toplamadın, derslerini çalışmadın, banyo yapmadın, eşyalarını toplamadın, bulaşıklara yardım etmedin, büyüklerin yanında öyle oturmamalısın, sesini yükselttin vs. vs. vs. Daha uzun bir liste oluşturmak mümkün. Peki hiç mi güzel bir şey yapmadı? Ya eşimiz? Yemek neden hazır değil, çoraplarını ortada bırakmışsın, çöpü dışarı atmamışsın, ekmek almayı unutmuşsun, mavi renkli gömleğimi ütülememişsin... Peki ebeveynlerimiz? Beni hiç anlamıyorsunuz, her şeyime karışıyorsunuz, sürekli kurallar koyuyorsunuz...
Hep bir eksik olma duygusu içinde bırakılıyoruz en baştan itibaren. Yapabildiklerimiz sadece geride kalmış ve zaten yapılması gerekiyordu ve sende yaptın şeklinde sıradanlaştırılıyor. Evet yaptın ve bitti, biz şimdiye bakmalıyız. Yani şu an yapamadıklarına!
Sürekli buna maruz kalan bireyler bir süre sonra bu davranışı normalleştiriyor, kabulleniyor ve aynısını başkalarına uygulamaya başlıyor. Bu sayede toksik bir davranış modeli hızla aramızda yayılıyor. Nereden mi biliyorum? Biliyorum çünkü aynı davranışı evde, işte yaparken buluyorum kendimi! Evet, bende çevreme sürekli olarak ne kadar eksik olduklarını anlatan geri bildirimler vererek yaşıyorum!
Hiç bir şeyin geride kaldığı falan yok. Unutma, sen eğer bugün burada ve olduğun halinleysen, bu geçmişte yaptıkların sayesinde. Geçmişte yaptıkların ve yapamadıkların sayesinde. Başkalarının bunu görmesi için değil, seni bugüne ve yarına taşıyacak oldukları için yapmaya devam etmelisin. Yaptıklarından gurur duyması gereken biri var ise o kişi öncelikle sensin. Takdir edilmek için değil, hayatının nasıl olmasını istiyorsan onun için öyle yapmalısın. Bu öz farkında olma kısmını burada bitiyorum. Bu kısmı daha fazla uzatmama gerek yok çünkü günümüzün en popüler kısmı, bu öz farkında olma konusu.
Ben tekrar bu karşımızdakine sürekli olumsuz geri bildirim verme durumuna dönmek istiyorum. Olaylara farklı bakmak mümkün her zaman olduğu gibi. O ifadeler yerine olumlu bir çok cümleyi kurmak mümkün. İş yerinde ekip arkadaşına yaptığı bir iş için teşekkür etmek, bir arkadaşın bir işi başardığında, onu herkesin duyabileceği şekilde takdir etmek, gözlerinin içine bakarak tebrik etmek. Bunun için karşındakinin farklı ve özel bir şey yapmasına gerek yok. Sadece yapması gereken bir işi yapmış olması dahi, bu olumlu geri bildirim için yeterli bir sebep. Yani her pazartesi sabahı masanda olması gereken bir rapor, o pazartesi sabahı da masana gelmiş ise, arayıp, düzeni, dikkati ve işine gösterdiği ilgi için ekip arkadaşına teşekkür etmek çok zor olmamalı. Yada eve geldiğimizde çöpler çöp kovasında ve çöpe atılmayı bekliyor ise, ne güzel, evdeki çöpler bir araya toplanmış ve bir poşetin içerisine yerleştirilmiş, bana sadece alıp sokaktaki çöp kovasına atmak kalmış demek, sadece ve sadece evdeki gülen yüzlerin artmasına vesile olacaktır. Hatta benim işimi kolaylaştırmışsınız, teşekkür ederim dediğinizde, bir daha evde çöpler hiç bir zaman bir gerginlik konusu olmayacaktır.
Pozitif düşünme ve yaklaşım, yapılan güzel şeylerin dile getirilmesi ve takdir edilmesi, gelecekte olacak olan hataların azalmasına ve hatalar olduğunda onları çözmede işlerin eskisinden daha kolay olmasına önemli bir katkı sağlayacaktır. Etrafınıza, neyin eksik olduğu değil, nelerin iyi ve güzel yapıldığını ve bunların üzerine daha iyi şeylerin nasıl yapılacağını düşünerek bakarsanız, hayatın eskisinden çok daha güzel ve eğlenceli olduğunu göreceksiniz. Güzeli gören ve onu parlatan siz ise, herkesin birlikte iş yapmak isteyeceği yıldız haline geleceksiniz, çünkü insanlar sizin yanınızda kendilerini değerli hissedecekler.
Kaynağını tam olarak bilmediğim, anonim olarak tespit ettiğim bir hikaye ile tamamlamak isterim.
Ülkenin birinde kral bir rüya görür. Rüyasında tüm dişlerinin döküldüğünü görür ve uyandığında çok endişelenir. Hemen rüya yorumcularına haber verir. Bir yorumcu gelir ve krala, "Kralım, bu rüyanın manası çok kötüdür. Üzgünüm ama tüm aile bireylerinizi kaybedeceksiniz, her biri ölecek" der. Kral bu yoruma çok sinirlenir ve yorumcuyu zindana attırır. Ardından başka bir yorumcu çağrılır. Yeni gelen yorumcu krala, "Kralım bu rüyanız çok güzeldir ve size müjdelerim var" der. Kral çok mutlu olur ve sorar nedir diye ve yorumcu, "Kralım, siz tüm aile bireylerinizden daha uzun ve sağlıklı bir ömür süreceksiniz" der. Kral bu habere çok sevinir, yorumcuyu altınlara boğar ve gönderir. Evet, aslında iki haberde aynıdır ama aslında ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz önemlidir...
Sadi Şirazi'nin söylediği gibi, "Yanlış üslup, doğru sözün celladıdır."
Basit bir davranış değişikliği ile etrafımızı ve dünyayı daha güzel ve gülen gözlerle dolu bir yere çevirmek oldukça mümkün. Yeter ki hoşgörü ile hayata ve çevremize bakabilmeyi becerelim.
Sevgiyle,
edizzzz
Kommentarer