İnanç
İnsanın hayatta kalmasını sağlayan en önemli bağışıklık sistemi İNANÇ sistemi. İnsan ruhsal ve bedensel olarak her şey yapabilme ve her duruma adaptasyon sağlayabilme yeteneğine sahip. Bunu başarabilmesi için ise tek ihtiyacı olan şey düşünce sistemini yapmak istediği şeye odaklaması yani İNANMASI!
Çok güçlü bir silah! Hem kendimize hem de başkalarına çok faydalı olabileceği gibi çok tehlikeli sonuçlara da götürebilir. Neye inandığınıza dikkat etmelisiniz. Hatta bazen beynimiz bizi gerçek olmayan şeylere dahi inandırır ve biz sanki bunlar bir gerçekmiş gibi algılar ve yaşarız. Hal böyle olunca suiistimale açık bu durum nedeniyle birilerinin güdümü altına da girmemiz işten bile değil. Zaten tarih boyunca bu konu üzerinden faydalanmış insanlar hep olmadı mı? Halen olduğu gibi. Büyücü, medyum, daha güncel halleriyle enerji uzmanları vs...
Beynimiz bazen bizi koruma güdüsüyle aklımızın ortaya attığı sanal gerçekleri, gerçekmiş gibi algılamamızı sağlar. Bazen bu kurtulmak istediğimiz başka bir düşünceyi savuşturmak için beynimizin bizim için yarattığı sanal gerçekliktir. İçinde olduğumuz zorluk yada kafa karışıklığının derinliği ne kadar büyükse, bizde bu sanal gerçekliğe o kadar güçlü sarılırız. Tek çıkış yolumuz buymuş gibi...
İşte bu noktada bilinçli olmak, durumu sağlıklı bir akıl süzgecinden geçirmek, olası, kendimize ve etrafımızdakilere, sahip olduklarımıza verebileceğimiz zararları iyi tahlil etmek gerekir. Bunu ani bir olay yada kaza esnasında beynimizin bizi korumak için gösterdiği bir refleks gibi düşünün. Bir araba kazasında şoförün refleks olarak kendini kurtarma hamlesi gibi. Aslında kasıt yoktur ama yaptığı hamle kendini kurtarırken yan koltuktakinin canına mal olabilir!
Bu yüzden "İNANÇ, hayatta kalmamız için en önemli bağışıklık sistemidir" tanımını kullanıyorum. Yönetilmesi gereken, sorgulanması gereken ve bazen başkalarının gözünden bakılmasına izin verilmesi gereken bir duygu halidir. Hem kendinizi hem de etrafınızdakileri korumak adına.
Doğruları görmek için geri çekilebilmeyi, nefes alıp düşünmeyi, muhataplarına söz hakkı vermeyi, dinlemeyi bilmeliyiz. Belki de yüzleşmekten korktuğumuz ve bu yüzden sahte gerçekler arkasına saklandığımız şey, hiçte o kadar büyütülecek, korkulacak bir şey olmayabilir. Basit bir şekilde sonlandırabilir, kurtulabiliriz ondan. Hiç bir şeyi yakıp yıkmaya gerek kalmadan...
Comments